Bahsettiğim kovayla kalıp çıkarılarak yapılan kaleler değil.
Biraz suluca kumu parmaklarını birleştirip uçlarından akıtarak yapılan masal kulelerini diyorum.
Kaç yaşındayken, kimden öğrendiğini hatırlamadığın...
Sanki doğuştan bildiğin...
Deniz kenarına oturduğun anda zıplayarak gelen bir ilhamla yapmaya başladığın o prenses kuleleri...
geçmişin anılarından, geleceğin tedirginliklerinden uzakta, sadece o anı yaşadığın dakikalar...
Dalgaların sesini,güneşin dokunuşunu hiç saymıyorum artık :)
Kulenin tabanını belirlersin önce, sınırları çizer içini doldurursun.
Sonra yavaş yavaş yükselmeye başlarsın.
Bu arada suyun biter,dalga da yeterince yanına gelmez.
Bunun için de denize doğru ufak bir havuz kazarsın.
Kulenin biraz bir tarafına biraz diğer tarafına çalışarak dengeli olarak yükseltirsin,arada bir de boşlukları doldurursun.
Derken içine bir korku gelir, ya bir dalga gelip kuleni bozarsa, eyvah n'aparsın o zaman!
Derhal önüne kumdan bir set yapar, hatta bir de hendek kazarsın.
Ve gönül rahatlığıyla işine devam edersin.
Ama mücadele ettiğin dalgalar koskoca Akdeniz'e aittir ve her zaman senin duvarlarını ve hendeklerini aşacak bir dalga bulunur.
Ve aslında ne de güzeldir o dalganın seni aşması.
Kulen yıkılırken bir de bakarsın ki, temel genişlemiş,güçlenmiş.
Onun üzerinde daha güzel duruyor yeni yaptığın kuleler, üstelik bu kez 3-4 tane, daha büyük, daha sivri...
Bir handikap da kulelerin yüksekliği ile ilgilidir.
Bazen herşey çok güzel gider,kuleler çok güzel yükselir.
Ölçüyü kaçırırsın... o hırsla daha yüksek, bir milim daha, hadi bi damla daha...
Derken o esere son noktayı koyacak ve şaheser haline getirecek son damlayı koyduğun anda paldır küldür iner aşağı kulen...bakakalırsın keşkelerinle başbaşa :)
Ama nasıl olsa malzeme bol, zaman senin...
Kule yapmanın en güzel yanı arkadaş bulmaktır.
Hiç şaşmaz 12 yaşına kadar muazzam ilgi çeker :)
Bugün de kural bozulmadı ve önce küçük bir kız geldi yakınıma, sonra da aynı yaşlarda bir oğlan çocuğu.
Kız izledi biraz,kulenin yapılış sırrını anlamaya çalıştı...
Böyle basit bir hareketle böylesine büyülü bi kule nasıl oluşabiliyor,çok merak etti.
Ben de tekniği göstermedim,ama izledim, acaba gördüğünden ne anladı ve nasıl uygulayacak diye.
Sonra ilk dalga geldi ve hendekle seti geçti, kulenin bir kısmını götürdü...
Küçük kıza baktım, gözleri parlayarak gülümsedi neşeyle, hiç üzülmedi.O sırada oğlan çocuğu geldi işte.
Hemen devam ettim işe ve bu sefer 3 kuleli olarak.
Çocuk önce epey bir baktı,n'apıyo bunlar gibilerinden, sonra daldı o da kumlu suya...
Kız kuleyi yaparken o da setler kurdu...
Setin üzerine koyduğu kuma, sanki dünyanın enn önemli ve ciddi işini yapıyor gibi defalarca pat pat vurdu.
O sırada benim aldığım sulu kum onun koluna geldi ve kumlattı.
Başını kaldırıp bana baktı, sonuçta benim dikkatsizliğimden kirlenmişti.
Ama önemsemedi, doğal bir tavırla devam etti patpatlamaya,olur böyle şeyler kumda oynarken, der gibiydi.
Ben de bir sonraki dalgadan aldığım suyu koluna döktüm temizlendi :)
Çocuk sordu bana, ruski?
No, dedim.
English?
No, Turkish.
İngilizce bilmiyormuş, yaş 7-8 herhalde.
Ben bildiğim azıcık rusça kelimeden birini söyledim...
Dedim ki, К ак дела ? Kak dila? nasılsın...
Cevap genelde haraşo olur, iyi...
En azından ben öyle öğrenmiştim :)
Ama ondan gelen cevap tam o yaşa uygundu: "super!"
Evet dedim içimden, işte budur...
Böyledir...tatildesin, denizkıyısında arkadaşınla oynuyorsun, kadının tekinden yeni kule yapma teknikleri öğrenmişsin...daha ne olacaksın...evet SUPER :)
Çocuk ayağa kalktı. Kızın yaptığı ufak kuleye bi tekme attı, kız güldü.
Sonra benimkine baktı.
Ben o sırada epeyce bir ilerletmiştim...
Dedim, buyrun beyefendi :)
Ooff bi tekme yapıştırdı kiii !
Kendi yapmış olsaydı böyle yıkabilir miydi...
Yıkılmasından, verdiğim emeklerin yerle bir olmasından dolayı üzülecek miydim...
Düşünmedim, umurumda da değildi...
Çünkü kumdan kulelerin başına gelebilecek en güzel şey 8 yaşındaki bir çocuğun tekmesiyle buluşmaktır :)
Biraz daha oturup denize girdim, kumlarımı yıkadım.
Dönüşte de plaj kanunlarının sonuncusunu uyguladım.
5-10 dakikalığına bile olsa, tanışıp iyi zaman geçirdiğin birilerine hoşçakal demeden oradan ayrılmayacaksın...
İlkini duymadılar, daha yakına gidip söyleyince cevap verdiler gülümseyerek, bye bye :)
♥
let love rule...