Bu Blogda Ara

22 Mayıs 2012 Salı

Reklamlar - 2.bölüm

Dekorasyon anlayışı çimenlere uzanıp gelincikleri kucaklamak noktasında kalmış bir insanın dekorasyon dergisi neyine :)))
Valla ben almamıştım, kurye getirmiş,kimin yolladığı belli değil.
Ama benim reklamlar konusundaki düşüncelerime katkısı oldu...
Şöyle ki...
Geçen gün paylaştığım 1.bölüm'de içecek reklamlarından sözetmiştim.
http://merininaynasi.blogspot.com/2012/05/reklamlar-1bolum.html

Bir de müthiş dondurma reklamları var :)
Hazzı arttırmanın tek yolu o dondurmayı yemekten geçiyor...muş...
Hafta içi işten geldiğinde, koltuğa uzanmış tv izlerken...
Haftasonu dinlenirken, kitap okurken, maillerine bakarken...
O dondurmayı yedin, yedin...
Yoksa keyif almayı falan unut...
Eksiksin, yarımsın, azsın...
Zaten sen hazdan ne anlarsın !!!

Tabi bir de o dondurmayı yemenin bir raconu var.
Belli bir giyim tarzı, belli bir duruş oturuş...
Hatta belli bir kanepe...
Özellikle o dondurmayı yerken duyduğun hazzı maksimize etmek için tasarlanmış bir kanepe...
Yan tarafı buzdolabı...
Bi açıyorsun, içi her çeşidiyle dolu...
Ama reklamındaki kızın ayakkabısı ayağına 2 numara büyüük...
Napıcaz???
E bakmayıver...
E ama görüyorum...ve gülüyorum...
Reklamın ne büyüsü kalıyor, ne hedef kitlesi...
Hadi geçmiş olsun...
Üstelik ben dondurma aramam bile, kırk yıl yemesem...
Sevmem mi? Yoo severiim...

Limon, karadut, biraz da karamel.
Şimdi say bakalım bildiğimiz dondurmanın içinde neler vardır.
Peki bizim imaj dondurmamızın içinde neler vardır?
Tadı aynı mıdır? Bence değildir...
Nostaljiden, ahh çocukluğumun dondurmaları muhabbetinden daha farklı birşeyler...
Ama tadı aynı değil işte. 
Al işte yine trende uyamadım, demode oldum, napıcaz :/

Kanepeyi beğendim bak ama... 
Yok gerçekten güzel...
Hayalimdeki değil ama...olsun...
Ben yalnızca hazzın arttırılmasının dondurmaya bağlanmasına karşıyım.
Peki ne olacak?
Sevdiğinle yanyana, kardeş kardeş otururken,
sadece başını çevirip burnunu bir an için omzuna gömmek...
iki evrenin tüm yıldızlarıyla, çarpışmadan, birbirini dağıtmadan, rekabete kalkmadan, birbirine nüfuz etmesini hissetmek...
sonra da elindeki yasemin kokulu kitaba geri dönmektir hazzı arttırmak...
Bunu kırk kasa dondurma yesen sağlayamazsın...


Aaa bi saniye...
Yoksa bu reklamları hayatlarındaki bu boşluğu ne yapsalar dolduramayanlar mı yapıyor?
Ah yapma...çok üzülürüm...
Çünkü bu çok ama çok büyük bir boşluk...

Acaba tüm yiyecek içecek sektörü bu gerçek üzerine mi inşa ediliyor?
Hayatlarındaki boşluğu, ruhlarındaki yırtığı bir türlü tamamlayamayan, onun yerine midelerini doldurarak tatmin olmaya çalışan insanlar... 


Kendileri olmaktan ne zaman vazgeçtiklerini hatırlayamıyorlar.
Başkalarının gerçeklerini kendilerininmiş sanarak devam edebileceklerini sanıyorlar...
Ve belki de bir ömür bu sanal gerçeklerle geçiyor.
Dillerinde hep bir boşluk, konuşuyorlar ama, nereden kaynaklandığını görmeye yetecek kadar içlerine odaklanmadan...

Bu mudur hedef kitle...
Çok yazık...

Dekorasyon dergisi diye başladık, nerelere geldik.
Nisan başından beri henüz ortasına bile gelemedim.
Her sayfada takılırsan gelemezsin tabi ,normal :)


♥ 


Let love rule...



3 yorum:

  1. "Sevdiğinle yanyana, kardeş kardeş otururken,
    sadece başını çevirip burnunu bir an için omzuna gömmek...
    iki evrenin tüm yıldızlarıyla, çarpışmadan, birbirini dağıtmadan, rekabete kalkmadan, birbirine nüfuz etmesini hissetmek..." Bunun üstüne ne yazılır ki? :)))

    YanıtlaSil
  2. İrem, senin hipotezini destekleyen bir yorumu vardı psikologumun: kendini içinde küçültüp yok ettikçe fiziksel olarak genişliyormuş insan; kendim dahil çevreme baktığımda çok örneğini gördüm. Belki de bunu kullanarak bilinçli bir şekilde küçültmek istiyorlar bizi ?!?

    YanıtlaSil