Meri'nin Takı Denizi'nden bu yana uzun zaman geçti.
Seramik çamuruyla birlikte hayatımın da yoğrulduğu zamanlar...
Başıma gelen herşey, tıpkı kil üzerinde çalıştığım gibi desenler yarattı hayatımda.
Hala da yaratmaya devam ediyor... sonu var mı ki :)
Hayat hala beni Meri'nin labirentlerinde dolaştırıyor ve karşıma harika şeyler çıkartıyor.
Beni bana yansıtan, keşifler yaptıran, bazen canımı acıtsa da kendimle yüzleştiren,
her seferinde şükür duygusuyla "yine de" dedirten şeyler...
İremmeri'ye Meriirem'e ayna oldu ve yol devam etti...
Zaman içinde kendimi ifade şeklim de değişti.
Ve bugüne gelindi.
Şimdi…Blog yazmak istemek ego mudur?
Egodan kaçınmak korkaklık mıdır?
Hele seni içinden gelenleri yapmaktan alıkoyuyorsa...
Yıllardır sanki yazıyormuş gibi düşünüyorum,
nadiren düşündüklerimi yazıyorum.
'Benim düşündüklerimden kime ne', duygusu ağır basıyor.
Bu yüzden denemekten açık ve net bir şekilde kaçıyorum.
Halbuki kaçtığım kendim miyim, sorusu düştü aklıma.
Bir yazdığımı bir zaman sonra beğenmemek utanç kaynağı mıdır?
Yazdıklarımı ne zaman okusam çok beğenmek tehlike midir?
Yoksa ne güzel değişerek, dönüşerek gelişine yaşıyorum, demek en doğalı mıdır?
İşte bu kadar düşün taşından sonra, şunu gördüm:
benim önce kendim için yazmaya ihtiyacım var.
Okuyanlar olacaktır mutlaka, kendinden bir şeyler bulanlar,
'hah işte ben de bunu demek istiyordum' diyenler de çıkacaktır belki.
Bilin ki, tüm yazdıklarımı önce kendim için, hatırlamak için,
yanar döner, yüzer gezer iç dünyamı bir ucundan yakalamak
ve gittiği yerlerden keyif almak için yazıyorum.
♪♫ Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan
Denizler durulmaz dalgalanmadan ♫♪
Ego nedir? Ego'ya bir bakış;
YanıtlaSilÖğrenci üstadına sorar: ego nedir? Üstad yüzünü buruşturarak öğrenciye dönüp, "bu ne kadar aptalca bir soru. bunu sadece bir aptal sorabilir." der. öğrenci allak bullak olur, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştir. üstad gülümser ve şöyle der: işte ego budur!(Alıntı)
Ego insanın özgüven özsaygının oluşturduğu iç dünyasıdır..
Bu içdünyanızı paylaştığınız için teşekkür ederim.Ben 'hah işte ben de bunu demek istiyordum' diyenkerden olurum..
Sevgilerimle..
Hülya...
Hülya Hanım çok teşekkür ederim, süreci biliyorsunuz. Desteğiniz beni çok mutlu etti :)
SilBu ilk yazıda bile kendimden birşeyler buldum :)
YanıtlaSilHayırlı olsun İrem Abla.
Alper Erol
Alpercim,çok teşekkür ediyorum.Hep birlikte gidiyoruz işte gündüz gece :)
YanıtlaSilCanım arkadaşım; üretmenin her şekli benim için çok değerli...düşünmek suya yazmak gibi olmasın; bu blogda sen yaz, biz okuyalım, beraber paylaşarak gelişelim.
YanıtlaSilSenin adına çok sevindiğim, arkadasın olarak bir kez daha gurur duyduğum bu ilk adımı atma cesaretini gösterdiğin için yürekten tebrik ederim!...
Sevgiyle kal.
Tuba Kodamanoğlu
Tubicim,ben bu sancıları yalnız başıma yaşamadım...
YanıtlaSilİyi ki yanımdaydın...hep vardın ♥
akıyor irem.yaz.ama ben veya biri yaz dedik diye de birgün yazmak zorunluluk da olmasın.
YanıtlaSiltam tespit...o yüzden bu kadar zamandır bekliyorum...aynı fikirdeyim canım.
YanıtlaSilIremcigim, yaz güzelim yaz, ayni fikirleri paylasiyoruz! Bizler gibi düsünen, sandigimizdan cok var.
YanıtlaSilyazmak egoluk degil cesarettir !!
En derin düsünceleri,fikirleri yazmak bence ruhunu herkes önünde cirilciplak sunmak demektir ve bu da her yigidin harci degildir.
kutluyorum Seni Madame Courage !
Canımcığım, ne güzel yapmışsın yazmaya ve yazdıklarını bizimle paylaşmaya başlamakla...
YanıtlaSilHer şey gönlünce olsun bir tanem, kucak dolusu sevgiler.
Erkancım,çok sevindim ziyaretine ve yorum bırakmana...herşey zamanını bekliyor...yazıyoruz işte...bakalım nerelere gidecek :)
YanıtlaSil