Bu Blogda Ara

19 Nisan 2012 Perşembe

Bu su hiç durmaz...

Dünya işte...
Diplomasi olmadan, taktiksiz, 
içinden geldiği gibi yaşamaya izin yok...
diyorlar :)

Tüm kalkanları zor da olsa indirmek için, hiç olmadığın kadar açık olmak için, aldığın nefesin hakkını vermek için, mutlu olurken mutluluk yaymak, hatta daha çok,mutluluk yaymaktan dolayı mutlu hissetmek için...

ilk kez sınırlarını açmışken...
güneşe çıplak gözle bakmaya... 
cesaret etmişken...
Ne diyeceksin...Dünya işte...

Öyleyse ölecek miyiz Sezar?

Peki öyle olsun...ama tam bu anda seni bu duruşundan kim, ne, hangi ahval ve şerait vazgeçirebilir?

Çocukluk yıllarının ardından, hatta belki daha o zamanlardan,
ruhumuzun üstüne birer birer giydirdiğimiz gömlekler...

Yetmeyip yol üzerinde arada belimize, dizlerimize, omuzlarımıza bağladığımız kemerler, zincirler, vurulan kilitler......
Yük gitgide artmış, hiç hissettirmeden.
Alıştıkça bir kat daha, sesini çıkarmadıkça toka bir delik daha geriye...
Bizim yarattıklarımız bizi yaratır olmuş.
Sahip olduklarımız bize sahip olur hale gelmiş.
Ama bir gün nasıl olduğunu hiç farketmeden, bir şey ilk domino taşına bir fiske atmış...

Ve sonrası...

Onların farkına vardıkça, hemen değil, ama yavaş yavaş gömlekler çıkmaya ve en dar kemerler çözülmeye, açılmaya başlarken...

Domino taşları bazen sanki yokuş aşağı delicesine,
bazen düzlüklerde yavaşlar gibi...
Ama hiç durmadan, artık dönüşü olmadan tıkır tıkır devrilip düzleşirken...
Alacağın kaç nefesin varsa, ömrünün büyük resmi ortaya çıkarken...


Hangi çılgın önünde durabilir?
 Bazen bu çılgın bizzat kendin bile olsan :)

Bir noktada kafaya takıyorsun huniyi...
Diyorsun, evet buradan öteye bir yol var, görüyorum...
Bu ırmak, bu akış sonsuzluğa gitmiyor... 
bağlandığı, karıştığı bir deniz var.
Sonsuz olan işte o...

Birlikte akacak mısın?
Kenarda durup bakacak mısın?
Kurtarıcın sandığın bir dala tutunacak mısın?
Vazgeçip geri yüzmeye çalışacak mısın?
Ve evet başa dönersek...
Bir olup akacak mısın?


Ben kendi cevabımı vereyim...
Geçmiş olsun, artık akmaktan başka çaren yok zaten :)
Dala tutunmak, tersine yüzmeye çalışmak, sadece akışı biraz geciktirir.
Kenarında durmaksa, malesef hiç işe yaramaz.
Çünkü akış çeker seni, kendini suda bulursun.

Gerilme, sıkma kendini, çarpma kafanı gözünü...kıyamam...
Ama birşey de yapamam...
Herkesin kendi nehri, kendi akışı çünkü...



Ha hiç mi birleşmez çaylar, dereler, hatta nehirler...
Birleşe birleşe hiç mi Nil'e dönmez?
Tuna Morava ile birleşirken...
Dünyada güneyden kuzeye akan tek nehir...
Aa bir Asi var sahi... tersine akar...
Neden olmasın oluyor işte,
hep oluyor, olsun da zaten...
Irmak olur, çağlayan olur,bir olur...
Kendi içinde kollara ayrılır, yeniden kavuşur... 
ama bu onları azaltmaz, daha da besler...
Doğa bu...hayat bu...
Ama önce herbiri kendi özünün debisini bulma yolundan geçer.

Mecrada ani çöküntüler... küçük setler...
üstüne devrilen ağaçlar...
sivri dişli kayalar...
hele bir de... tam cevapları buldum derken değişen sorular :)
Yetmediyse...
Metrelerce yuvarlanarak ve harika binbir gökkuşağı saçarak kendini bıraktığın uçurumlar...
Serbest düşüş... çırpınmadan...



Yapacak bişey yok, doğa güçlendirene kadar zorlar...
Kötülüğünü istediğinden değil...
Güçlen diye... kendini tanı diye..
'Ben' sandığın kişinin kim olduğunu gör diye...
'Karakterimdir' dediğin şeyin binlerce yılın kodlanmaları olabileceğini farket diye...
Özene bezene ördüğün hayatının x=y'lerden ibaret olabileceğini bir düşün diye...
Terli terli soğuk su içme oğlum...
Islak saçla rüzgara çıkma kızım...
Üşütürsün...neden?
Neye inanıyorsan o olursun da ondan...



Sen'in aslında hem olduğunu sandığın kişi 
ve hem de çok farklı birşey olabileceğini...
bunun seni kendinle çeliştirmeyeceğini duy diye...
Rüzgarda ürpererek sakince akanın...
kayalardan çağlayanın...
girdaplar yapanın... bazen dolup taşanın...
sınır tanımayıp sel olanın...
şelalelerce başaşağı kendini bırakanın...
kokusunu hisset diye...
Damlacıkların sesindeki notaları duy diye...
Kendini gör diye... Kapasiteni bil diye...

Başka nehirlerle birleşiyorken... 
böyle kendinle tanış...
önce doğanla barış...
karışacaksan denizlere böyle karış...



İşin güzel yanı, bu sana bağlı değil...
Hayatına bak, görmüyor musun?
Olanlar bundan farklı mı?
Sen görsen de görmesen de akış artık kesilmez...
Bülent Ortaçgil'in şarkısını ne güzel yorumlamış Leman Sam...


Bu su hiç durmaz...



Iska geçti, ölmüyoruz Sezar ;)


Let love rule...






4 yorum:

  1. "Bu Su Hiç Durmaz"; nasıl da cuk oturtmuşsun yine !!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tubicim...yazarken hiç şarkı eklemeyi düşünmemiştim. fakat sonlara yaklaşırken kendiliğinden geldi... benim herhangi birşeyi şarkı bağlantısı olmadan düşünmem zor zaten biliyorsun :)

      Sil
  2. Yine çok güzel bir yorum:"Bu Su Hiç Durmaz".
    Durmasın da zaten..
    Yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil